Ağır metaller, çevremizdeki hava, su, yiyecekler ve insan faaliyetleriyle vücudumuza karışabilen kimyasal maddelerdir. Bu metaller, nefes alma, yutma ve ciltten emilme gibi yollarla vücudumuza girebilirler. Ancak, vücudumuzun bu metalleri atma hızı, giriş hızından daha düşükse, zamanla vücudumuzda istenmeyen birikmelerine yol açabilirler.

Ağır metallerin vücudumuzda birikmesi, çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Özellikle bağırsakta uzun süre kalması, beyin, kalp, böbrek ve bağırsak rahatsızlıklarına yol açabilir. Endüstriyel ürünlerin üretiminde ağır metallerin yoğun bir şekilde kullanılması, son 50 yılda insanların ağır metallerle maruz kalma oranının önemli ölçüde artmasına neden olmuştur.

Ağır Metallerin Bedenimize Olumsuz Etkileri 

Toksik etkileri düşük konsantrasyonlarda bile görülebilen elementler olan ağır metaller, yazımızın başında bahsettiğimiz gibi, vücuda ağızdan, solunum yoluyla ve deri yoluyla girebilirler. Bu metaller karaciğer, bağırsaklar, böbrekler, akciğerler veya deri gibi bedenimizin boşaltım yolları aracılığı ile çoğu zaman rahatlıkla atılamazlar. Yani   bedenimiz ağır metalleri tamamen süzme kapasitesine maalesef sahip değildir, vücudumuz ağır metallerden kurtulmak için özel desteğe ihtiyaç duyar. 

Bu nedenle ağır metallerin büyük bir bölümü, biyolojik organizmalarda birikirler. Birikim sonucu, canlıların bünyesinde yoğunlaşan bu metaller, etkili dozlara ulaştıklarında, ciddi hastalıklara (tiroit, nörolojik, otizm ve kısırlık gibi) hatta ölümlere neden olabilirler. 

Ağır metaller vücuda girdiğinde, çinko, bakır, magnezyum ve kalsiyum gibi temel minerallerle rekabet ederek onların yerini alabilirler. Bu durum, vücutta gerçekleşen birçok önemli işlevi engelleyebilir. Örneğin, çinko, vücutta gerçekleşen enzim reaksiyonlarının düzenlenmesinde yardımcı bir faktördür. Ağır metaller, çinko ve kalsiyumun bağlanmasını etkileyerek çeşitli hastalıkların oluşumuna katkıda bulunabilir. Aynı şekilde, enerji iletimi için önemli olan bakırın bağlanmasını engelleyerek halsizlik, yorgunluk ve uyanma güçlüğü gibi rahatsızlıklara yol açabilir.

Ağır Metal Birikiminin Vücudumuzda Yarattığı Rahatsızlıklar

Vücudumuzda biriken ağır metallerin belirtileri çeşitli şekilde olabilir. İşitme kaybı, zihinsel odaklanma yeteneğinde azalma, kişilik değişiklikleri, his duyusunda azalma, bacak krampları, dilde yanma ve ağrı hissi, ağızda metal tadı, şişkinlik, yorgunluk, saç dökülmesi, uyku problemleri, çarpıntı, eklem ve kas ağrıları, kas seğirmeleri, hafıza zayıflaması, ishal ya da kabızlık, kaşıntı hissi, kulak çınlaması, ruhsal değişimler, iştahsızlık, diş renginde değişiklikler ve denge kusurları bu belirtiler arasında yer alır.

Ağır metaller bağışıklık sistemini baskılayarak alerjik reaksiyonlara, gen değişikliklerine, faydalı bakterilerin ölümüne ve doku hasarına neden olabilirler. Ayrıca, ağır metaller kanın asitlik oranını artırarak vücudun asitlik dengesini düzeltmek için kemiklerden fazla kalsiyum çekmesine neden olabilir. Bu durum zamanla osteoporoz riskini artırabilir.

Ağır metaller doğrudan ya da dolaylı olarak DNA hasarına neden olabilirler. Özellikle menopoz döneminde veya anemik kadınlarda demir ve kalsiyum emilimi arttığında ağır metal emilimi ve kansere yatkınlık da artabilir. Sigara kullanımı da dumandaki kadmiyum seviyelerini artırarak bu süreci hızlandırabilir.

Kadın ve erkeğin vücudundaki ağır metaller doğurganlık yetilerine de olumsuz yönde etki edebilir. Bu metaller üremeyle ilgili dokulara bağlanabilir ve fonksiyonlarını bozarak değişikliklere neden olabilir. Eğer çocuk sahibi olmak için çabalıyor ve bir açıklama bulunamıyorsa, ağır metallerin etkisi göz önünde bulundurulmalıdır.

Bir çiftin doğurganlığı, hem erkeğin hem de kadının üreme kabiliyetine bağlıdır. LIFE  (Longitudinal Investigation of Fertility and the Environment) çalışması verileri, kadının kadmiyuma maruz kaldığında gebe kalma şansının azaldığını göstermektedir. Erkeğin kanındaki kurşun seviyesi arttıkça, eşinin gebe kalma süresi uzamaktadır çünkü kurşun sperm sayısını azaltmakta ve sperm hareketlerini yavaşlatmaktadır. Kurşun ve kadmiyum, kadının üreme hormon seviyelerini etkileyerek hamile kalmasını zorlaştırabilir.

Bırakın Ağır Metaller ile Dor Zeo Savaşsın!

Görüldüğü üzere ağır metallerin vücudumuza olumsuz etkileri oldukça çarpıcı boyutlardadır. Endüstriyel toplumda maruz kalma riskimiz yüksek olsa da, sağlıklı beslenme, temiz su tüketimi, egzoz gazlarından uzak durma gibi önlemlerle ağır metallerin etki bir ölçüde azaltılabilir. Öte yandan Zeolit, inülin ve vitamin desteği içeren Dor Zeo gıda takviyesinin kullanımı ile ağır metallerin vücutta birikmesi engellenir, bedenimizden atılması kolaylaşır. 

Dor Zeo, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın takviye edici gıda yönetmeliğine uygun olarak Doruk Pharma tarafından formülize edilen ve onaylanan bir üründür. Bu ürün, doğal Zeolit hammaddesini, bağışıklığı destekleyici inülini, vitaminleri (K3 ve D3) ve metil folatı bir araya getirerek tüketime hazır hale getirir. Dor Zeo, reçeteli ilaç kategorisine girmeyen bir üründür ve vücudumuzda biriken ağır metallerin neden olduğu yorgunluk, bacak krampları, uyku sorunları, çarpıntı, eklem ve kas ağrıları, hafıza sorunları, ruhsal değişimler ve iştahsızlık gibi birçok belirti ve sorunu çözmeye yardımcı olur. Dor Zeo semptomları hafifleten bir ağrı kesici değil, asıl sorunu çözen ve vücudumuzdan ağır metalleri uzaklaştıran bir takviye gıdadır. Dor Zeo'nun tıbbi içeriği hakkında daha fazla bilgiye websitemizdeki ürün sayfamızdan ulaşabilirsiniz.